Select Page

Wothko?

Pek yakında burada.

İnceleme – Hellblade: Senua’s Sacrifice

Hellblade: Senua’s Sacrifice karanlık atmosferi ile psikoz deneyimine dair kayda değer bir çaba sergiliyor.
Tarih: Haziran 2, 2020
Hellblade'den Senua'yı gösteren bir oyun afişidir.
© Ninja Theory

Hakkında duyduğum övgülerden sonra oynamaya başladığım Hellblade: Senua’s Sacrifice’a alışmak vakit aldı. Oyun, karanlık ve gergin bir dünyada kendi kendine konuşan, kafasında sesler duyan ve halüsinasyon gördüğü pek belli bir karakter olan Senua’nın hikayesini anlatıyor. Travmatik bir şekilde kaybettiği sevgilisinin ruhunu cehennemden kurtarmak isteyen Senua’nın macerası İskandinav mitolojisinde geçen bir Orpheus destanını andırıyor. Tarihsel ve mitolojik izlerin yanı sıra, oyun yaklaşık altı saatlik macerası sürecince psikoz deneyimini en gerçekçi şekilde yansıtmaya çalışıyor.

Gerçekte ne olduğu konusunda oyuncuya neredeyse hiçbir fikir vermeyen oyun kısa zamanda hayal ile gerçeğin birbirine geçtiği bir evrende olduğumuzu yine de hissettiriyor. Başlangıçta birkaç bulmacayı çözüyor, sonradan hakkında daha fazla bilgi sahibi olacağımız bir anlatıcıdan İskandinav mitolojisine dair hikayeler dinliyor ve önümüze engel olan kapıları açmaya çalışırken hayli tedirgin edici iç seslerimize kulak veriyoruz. İlk dövüş sahnesine vardığımızda hiçbir açıklama verilmeden dövüşe itiliyor, zorunlu olarak kaybettiğimiz bu savaşta birkaç basit hareketten oluşan dövüş mekaniklerini pek de çözemeden kendimizi tekrar bulmaca çözerken buluyoruz.

Hellblade'den bir bulmaca sahnesi görüntüsüdür.
Henüz yolculuğumuzun başında, aklımızdaki şekillerin dünyadaki karşılıklarını arıyoruz. © Ninja Theory

Bulmacalar birkaç seferden sonra sıkıcı bir hale geliyor olsa da bu sahnelere eşlik eden hikayeler, zaman zaman karşımıza çıkan birkaç farklı tip düşman ve onların efendileri ile olan mücadeleler oyuna çeşitlilik katmayı başarıyor. Bölüm tasarımları sıklıkla gittiğiniz bir yoldan aynı şekilde geri dönmenizi gerektiriyor, fakat arada daha önce görmediğiniz detayları keşfetmeniz mümkün oluyor. Oyunun grafiklerinin güzelliği ve basitliğine rağmen keyif veren dövüş mekanikleri tekrar eden dinamikleri, özellikle de oyunun kısalığında dolayı, göz ardı etmenize yetiyor.

Oyunun bölüm tasarımı veya dövüş sistemi sıra dışı bir deneyim sunmasa da oyunun yapımcısı Ninja Theory’nin psikoz temasına verdiği ağırlık oyunu kesinlikle oynanmaya değer kılıyor. Daha açılışında kulaklık kullanmanızı tavsiye eden oyun etkileyici ses tasarımı ve Senua’nın oyun içindeki performansı ile psikoz deneyimini aktarmak için takdire değer bir çaba harcıyor. Bu bağlamda oyunun görece sıradan bulmacaları ve onların anahtarları sadece Senua’nın hayal gücünün eseri oldukları için de yeni bir anlam kazanıyorlar.

Hellblade: Senua’s Sacrifice, oynanış olarak mükemmel olmasa da yeterli bir deneyimi psikoza dair akılda kalacak sahneleri, karanlık atmosferi ve gergin ses tasarımı ile kesinlikle denenmesi gereken bir maceraya dönüştürüyor.

Keşfetmeye devam et.

İzlanda Müziği

Zaman içinde İzlanda’dan çıkan müziği daha da tanıdıkça ve belli yapımlarda dinleme şansını yakaladıkça, aralarından bazı bestecilerin müziğine kendimizi daha yakın hissedebiliriz.

Tiyatronun Hakiki Başlangıcı

Başlangıçlarda olduğu gibi tarihsel kesintiler ve yeniden başlangıçlarda da tarihsel bir zaruretin izine rastlamak kolay değil.

Jodorowsky ve Dune

Yeni Dune uyarlamasını beklerken, Jodorowsky’nin 46 yıl önce yarım kalan hayalini yeniden ziyaret ediyoruz.

İnceleme – Disco Elysium

Disco Elysium sıradan bir detektif romanı gibi başlıyor: Hafızasını yitirmiş bir karakter, dağınık bir oda ve çözülmesi gereken bir vaka.